30 Aralık 2009 Çarşamba

Var mısın Kazığa ?



1 Ocak 2010 tarihi itibariyle, en az oynanacak bahis tutarı 2 tl'ye yükseltiliyor. Ne demek bu ? Tabii ki iyi birşey değil. İddaa'nın iyi birşey yaptığını nerde gördük ?

Slogan "İddaa sizin daha fazla kazanmanızı istiyor." Çok düşünceliler. 2 tl'lik kuponu zorunlu kılarak, benim kazancımı arttıracağını zannediyorsa, bunun başka yöntemleri de vardı. Yapılan %100'lük zammı şirin göstermeye çalışmanın, bu kadar başarısız olduğu bir uygulama daha görmedim ben. "Minimum Bahis Sayısı"nı 4'ten aşağı çekmek varken, 1,05'lik komik oranlara düzenleme getirmek varken, "güzel kupon yapmışsın, 2 tl bas sen buna" diye bir zorunluluk getirirsen, ben seni bırakırım arkadaş.

İnternetten bahisleri kapatmışsın. İşi tekeline almışsın. Sonra da kalkıp 2 tl lik kuponu zorunlu hale getiriyorsun. Ama yook. Soyguna son. İddaa'nın cebine girecek para %100 artarken, kaybeden kuponların zararı %100 artarken, buna devam edemem. Güle güle 2009, hoşgeldin 2010. Güle güle İddaa, hoşgeldin betsson.

Betsson da kapalı değil miydi ? Başbakan'ın youtube kapalıyken "Ben girebiliyorum." sözünü hatırladım şimdi. Ben de betsson'a girebiliyorum.

10 Aralık 2009 Perşembe

Real Madrid Donu



Real Madrid'in logosunun bulunduğu iç çamaşırları, ocak ayında piyasaya sürülecek. Böylelikle takım, taraftarın içine işleyecek. Bakalım neler olacak. Ya da bakmayalım, rahat olsunlar.

Sinan Bolat




Şampiyonlar Ligi H Grubu son maçında Standard Liege kalecisi Sinan Bolat, takımını UEFA Avrupa Ligi'ne taşıyan golü attı.

Alkmaar 42. dakikada deplasmanda 1-0 öne geçmişti. Bu sonuç Alkmaar'ı Uefa'ya götürüyordu. Ancak son dakikada kazanılan serbest vuruşta, kaybedecek hiçbirşeyi olmayan Standard Liege'in Türk kalecisi Sinan Bolat, birçok kaleciden farklı olarak ayağıyla değil kafayla topu ağlara gönderdi ve takımını Uefa'ya taşıdı.

88 doğumlu Genk takımının kalecisi Sinan Bolat, Türkiye'nin gelecekteki kalecisi olarak görülüyor.

8 Aralık 2009 Salı

En Kötü Futbolcu Ödülü



France Football dergisi tarafından Ballon de Plomb (Kurşun Top) ödülü verilmiş bu yıl Kezman'a. Yani en kötü futbolcu ödülü. E haksız da sayılmazlar.


Sürekli ödül diyoruz ama buna ödül demek oldukça anlamsız. Ödül dediğin verilir-alınır. Törenle falan. İşte rahatsızlığından dolayı katılamadı, yerine menaceri var gibi uyduruk bir senaryo da yazılır çoğu zaman.



- Ve ödülünü almak üzere futbolcunun adını anons ediyorum. Yılın en kötü futbolcusu ödülü; Matejaaa Kezmaaan.


Kezman: Beni bu ödüle layık görenlerin Allah belasını versin. Bu ödülü kendim için almıyorum, beni bu günlere getirenler adına alıyorum. Onların da Allah belasını.. Almıyorum lan..




Ancak, ödülü(!) kaçıran bir futbolcu var ki akıllara zarar. O da tanıdık bir isim. Abdul Kader Keita. Mateja Kezman  %24.1, Abdul Kader Keita %17. Kezman bu ödüle layık görülmüş. Keita'nın da Kezman'ın arkasında yer alması da ayrı bir konu.



Şuana kadar izlediğimiz Keita, Türkiye'de ki en iyi yabancılar sıralamasına girecek düzeyde futbol oynuyor. Fransa ile Türkiye ligleri karşılaştırılır mı derseniz, o kadar da küçümsemeyelim. Türkiye ligini hiç hesaba katmasak bile Keita, Fildişi Sahilleri milli takımının oyuncusu.

7 Aralık 2009 Pazartesi

Roberto Carlos'un Pabucunu Dama Atacak Gol



Hadi Roberto Carlos, barajın sağından kalenin sağına gol atmıştı. Barajı üstten değil yandan geçmişti. O gol bir efsanedir. Brezilya - Fransa maçında ki frikik golü.

Peki ya bu ? Barajın sağından kalenin soluna. Pes..


Üstelik çok da eski bir gol. Belki de Roberto Carlos'un golünden önce atılmış. Karar sizin. Benim oyum, mavi beyazlı oyuncuya.

dipnot: Video'nun altındaki "belki ilginizi çeker videoları"nı kaldıramadık. Golü de başka yerde bulamadık. İdare edin.

5 Aralık 2009 Cumartesi

2010 Dünya Kupası Grupları

Gruplar belli oldu. Kurayı izlerken, bizim olmadığımızı farkettiğim an içimde bir burukluk oluştu. 2008 Avrupa Şampiyonası'ndan daha zor bir grupta değildik aslında. İspanya'nın peşine takılıp Güney Afrika'ya gitmeliydik.

2010 yazında onlar oynayacak, biz izleyeceğiz. Geriye bakmanın çok fazla anlamı yok. Zenginin malı züğürdün çenesi misali sadece yorumlarımızı yapalım ve futboldan keyif almaya bakalım. Kuralar da çekilmişken, sıcağı sıcağına değerlendirelim.

A Grubu

Güney Afrika, Meksika, Fransa, Uruguay. Ev sahibi için zor bir grup. Zaten Dünya Kupası organizasyonu olduğu için, kolay grup diye bir tanımlama mantıksız olur. Taraftar desteğiyle birlikte Fransa'nın ardından çıkmaları şaşırtıcı olmaz. Grubun diğer üyeleri de okyanus ötesinden, Güney Amerika'dan geliyor. Hiç küçümsenecek rakipler değil onlar da. Lugano'lu Uruguay'dan ziyade Meksika bu grubun diğer favorisi. 2002'de gruplardan dahi çıkamayan Fransa, Henry'nin eliyle düzelterek aldığı topla çok tartışmalı bir şekilde son dakikada dünya kupası'na katılarak her zaman olduğu gibi bu turnuvada da şüpheli bir takım benim için.

B Grubu

Arjantin, Güney Kore, Nijerya, Yunanistan. 4 ayrı kıtadan ekibin bulunduğu bir grup. Messi-Maradona ikilisi, buraya gelmek için eleme grubunda çok zorlandılar. Ama herşey burada sahne alabilmek içindi. Dünya Kupası'nın havasıyla, kadrosunun hakkını veren gerçek Arjantin'i sahada görebileceğimizi düşünüyorum. Açıkçası bu grubun 2. sini tahmin etmek gerçekten çok zor. Çünkü işin içinde Yunanistan var. Ne yapacakları hiç belli değil. Ben futbol zevki açısından bir üst turda Nijerya'yı görmek isterim. Madem biz yokuz, 2002'de İlhan Mansız'ı, Şenol Güneş'i bağırlarına basan Güney Kore'yi desteklemekten de geri duramayız heralde.


C Grubu

İngiltere, Amerika, Cezayir, Slovenya. Son yıllarda Dünya ve Avrupa kupalarında ciddi hayal kırıklığı yaratan İngiltere gruplardaki başarısıyla Fabio Capello ile birlikte iddialı olduklarını gösterdi. Bu grubun da açık ara favorisi olduklarını söyleyebiliriz. Ancak özellikle günümüz futboluna uygun olmayan forvet hattıyla bu kupanın favorisi değiller. Grup 2.liği için ABD'yi bir adım önde görüyorum. Çek Cumhuriyeti'ni safdışı bırakan Slovenya'nın sürpriz yapabilmesi pek mümkün görünmüyor. Cezayir en zayıf halka.

D Grubu

Almanya, Avustralya, Gana, Sırbistan. Almanya, Brezilya'nın olduğu bir turnuvada kupanın 2. favorisi olarak gösterilebilir. Ancak finalist olması kuvvetle muhtemel. Onlar için söylenecek pek fazla bişey yok. Mesut Özil'i Almanya formasıyla izleyebiliriz bu turnuvada. Grup 2.liği için Kewell'lı Avustralya'yı ön plana çıkarıyorum. Gana'nın eski gücünde olmaması, Sırbistan'ın her ne kadar -ne yaptığı belli olmayan-Fransa'nın önünde eleme grubunu lider bitirse de Karadağ'dan ayrıldıktan sonra güç kaybetmiş olması, Avustralya'yı 2. tura yaklaştırıyor. Ancak Avustralya için de 2. turdan ötesi çok zor.

E Grubu

Hollanda, Japonya, Kamerun, Danimarka. Portakallar, çok güzel bir jenerasyon yakalamasına rağmen bir türlü istedikleri başarıyı elde edemediler. Eleme grubunu puan kaybetmeden bitiren Hollanda'nın Afrika'da ne yapacağı merak konusu. Gruptan çıkmakta zorluk çekmeyeceklerdir. Ancak ondan sonrası tam bir muamma. Grup 2.liği için Danimarka'nın çok fazla zorlanmayacağını düşünüyorum. Onlar da eleme grubunda son maça çıktıklarında liderliği garantilemişlerdi ve Macaristan'a yenildiler. Onun dışında mağlubiyetleri yok. Ve zor bir grubu önceden garantileyerek geçtiler. Zlatan İbrahimoviç'li İsveç'in safdışı kaldığı, Cristiano Ronaldo'lu Portekiz'in ise son maçta 2.liği yakaladığı bir grubun lideri olarak. Kamerun ve Japonya, Hollanda ve Danimarka'yı zorlayacak güçte takımlar değil. İlla ki bir sürpriz yaşanacaksa bu grupta, onu da Kamerun yapabilir.

F Grubu

İtalya, Yeni Zellanda, Paraguay, Slovakya. İtalya sadece grubun değil, kupanın da favorilerinden. Ancak onlar da Brezilya ve Almanya etkenlerinden dolayı, kupanın 2. veya 3. favorisi durumundalar. Benim için, sürekli gol arayan, atan, saldıran Alman disiplini; geriye yaslan, bir gol bulursan at mantığında çalışan İtalyan futbolundan öndedir. Paraguay'a geçelim. Brezilya'nın sadece 1 puan gerisinde, Şili ile aynı puanda, Arjantin'in 5 puan önünde elemeleri tamamladılar. Bu grubun da 2.si olmaya en büyük aday ekip Paraguay. Onları Holosko'lu Slovakya ciddi anlamda zorlayabilir. Yeni Zellanda, Liechtenstein'ın bile grup lideri olarak çıkabileceği bir gruptan lider olarak geldiler. Burada yapacakları en güzel şey Haka Dansı olur.

G Grubu

Brezilya, Kuzey kore, Fildişi Sahilleri, Portekiz. Daha önce çok daha zorlu ölüm grupları gördük. İtalya,Fransa, Hollanda ve Fildişi'nin aynı yerde bulunduğu ölüm grubu gibi. Bu grup için de tam karşılık gelmese de aynı tanımı yapabiliriz. Brezilya için, yazının başından beri kupanın favorisi olduğunu söylüyorum. Bunu söylemek için müneccim olmaya gerek yok zaten. Önemli olan bu grubun 2.si olmak. Güney Afrika biletini son maçta alan ve son zamanlarında ciddi performans düşüklüğü yaşayan bir Portekiz olmasa, rahatlıkla grup 2.si olabileceğini söyleyebilirdik. Ancak hem Portekiz'in görece vasat futbolu, hem de Drogba'lı, gözümüzün önünde şiir gibi oynayan Abdul Kader Keita'lı Fildişi Sahilleri, Portekiz'i ciddi anlamda zorlayıp, grubu 2. sırada bitirebilir. Kuzey Kore için önemli olan katılmaktı.

H Grubu

İspanya, Honduras, Şili, İsviçre. Tarihi boyunca yarı finalden öteye gidememiş İspanya, şeytanın bacağını kırıp, 2008'de Avrupa Şampiyonu olmayı başardı. Bunu da tesadüfle gerçekleştirmediler. 30 maçlık bir yenilmemezlik serisiyle süslü bu başarıyı, bizim de içinde bulunduğumuz gruptan kayıpsız bir şekilde geçerek Güney Afrika'da devam ettirmek niyetindeler. Barcelona iskeletli bir kadroya, Fernando Torres, David Villa gibi isimleri de ekleyince, zevkli mücadeleler izleten bir takım çıkıyor ortaya. Beşiktaş yıl sonunda şampiyon olursa, Tello'yu da Şili milli takımında izleyebilir ve gruptan çıktıklarını görebiliriz. Tabii ki Şili'nin başarısı Beşiktaş'a bağlı değil! Tello'nun başarısı Beşiktaş'a ve Şili'ye bağlı. İsviçre'nin hızlı oynayan İspanya ve Şili'nin arasına girmesi pek mümkün görünmüyor. Honduras için son durak grup sonunculuğu.

26 Kasım 2009 Perşembe

Bermuda Şeytan Üçgeni

Nedir bu Türk takımlarından çektiği Manchester'in ? 93'te Arif, 96'da Boliç, şimdi de Rodrigo Tello.



Yıl 1993. Aylardan ekim. Manchester 15 dakikada 2 gol buluyor. Galatasaray Arif’in bu golüyle küllerinden doğuyor. O zamanın TGRT spikeri Ümit Aktan’ın sözü tarihe geçecek cinsten; Değil Şımaykıl, bütün Maykıllar gelse bu topu çıkaramazdı.



Bu da 40 yıldır Old Trafford’da yenilmeyen Manchester United’ın, bu ünvanına son veren Fenerbahçeli Elvir Boliç. Yine kalede Şımaykıl var.



Ve yıl 2009. Son 23 Şampiyonlar Ligi maçında yenilmeyen Manchester United. Rodrigo Tello, Şımaykıl’a yetişemese bile, hala Sir Alex Ferguson’un başında bulunduğu Manchester United’a uzaktan füzeyi gönderip, Old Trafford’da galip gelen 2. Türk takımı yapıyor Beşiktaş’ı.

Bütün goller de aynı şekil ve güzellikte. Türkiye'nin 3 büyüğü, şeytana pabucunu ters giydiriyor. Manchester deplasmanında gol bulamayan takımların izlemesi şiddetle tavsiye edilir.

23 Kasım 2009 Pazartesi

Pamuk Eller Cebe



Tottenham'a 9-1 yenilen Wigan Athletic takımının futbolcuları, maça gelen taraftarlarının bilet ücretlerini cebinden ödemeyi kararlaştırdılar.

Tottenham maçı bileti olan taraftarlar, kulübün telefonunu arayarak veya stad gişesine giderek bu iadeyi talep edebilecekler ve paraları 14 gün içerisinde adreslerine gönderilecek.

El Clasico Sinemalarda

Dünya futbolunun beklediği tarih 29 Kasım. El Clasico, İspanya'da sinemalarda canlı olarak gösterime girecek. İspanyollar bu maçı beyaz perde de izleme imkanı bulacak. El Clasico'nun 90 dakikalık bir görsel şölen olduğunu varsayarsak, çok etkili bir fikir. Sakın aklınızdan geçirmeyin, Fenerbahçe - Galatasaray maçı için. Ne yazık ki futbolda, bir salonda film izler gibi maç izlemeyi kaldıracak kadar medeni olmayan bir taraftar kitlemiz var.



Real Madrid, Cristiano Ronaldo'nun yokluğunda 3 haftadır zorlanıyor. El Clasico'ya yetiştirmek için ciddi çaba sarfediyorlar. Ve Ronaldo büyük bir ihtimalle El Clasico'da beyaz perdedeki yerini alacak.



Real'de işler düzelirken, bu kez de Barça'da işler kötüye gitmeye başladı. Önce Zlatan İbrahimoviç sonra da Messi sakatlandı. Ancak bugün Barcelona'nın internet sitesinden yapılan açıklamada Messi'nin salı günkü İnter maçında oynayabileceği belirtildi. Guardiola'nın Messi'yi riske edip etmeyeceği henüz belli değil.

Her şekilde çok zevkli bir karşılaşma bizi bekliyor 29 Kasım'da.

Kazım Kazım

İsminden de anlaşılacağı üzere 2 tane Kazım var; Maçtan önceki Kazım, Maçtan sonraki Kazım. İnternette yaptığı açıklamaların Beşiktaş'ı daha çok hırslandırdığını söyleyebiliriz. Ama bütün galibiyeti de buna yıkmak haksızlık olur. Yine aynı şekilde, kırmızı kartıyla ve oyunuyla Fenerbahçe'nin mağlubiyetinde etkili olduğunu söyleyebiliriz. Ama mağlubiyetini faturasını bütün takıma kesmek daha doğru olur.



Galatasaray maçında Kazım'ı santrfor olarak oynattığı için Daum'u dahi olarak görenler, bu mağlubiyetin de Daum'un dehasından kaynaklandığını söyleyebilecekler mi ?

17 Kasım 2009 Salı

İkinci Şok: De Nigris



Robert Enke'nin intiharından sonra, yolu Türkiye'den geçen bir diğer futbolcu Meksikalı De Nigris, sabaha karşı geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Türkiye'de Gaziantepspor, Ankaragücü ve Ankaraspor formaları giyen De Nigris, Yunanistan'da Tümer'in takımı Larissa'da forma giyiyordu.

Ankaraspor'da ki döneminde, yapılan sağlık kontrolünde kalbinde ritim bozukluğu çıkan futbolcu, Meksika'da da bu durumla karşılaştığını ancak milli takıma kadar yükseldiğini söyleyerek futbol oynamaya devam etme kararı aldı. 30 yaş üstü için %5 oranında olan ölüm riski De Nigris'i de kapsadı ve bu üzücü olay gerçekleşti. Ankaraspor sağlık sorunu nedeniyle De Nigris'i oynatmama kararı almıştı.

Gaziantapspor da internet sitesinden yaptığı açıklamayla başsağlığı dileklerinde bulundu.

11 Kasım 2009 Çarşamba

Robert Enke Hayatını Kaybetti



Hannover 96'nın 32 yaşındaki kalecisi Enke intihar etti. Almanya milli takım kalecisi Hamburg-Bremen seferini yapan ve yaklaşık 160 km hızla giden trenin önüne atladı.

3 yıl önce 2 yaşındaki bebeğini kalp sorunları nedeniyle kaybeden Enke, olaydan önce bir veda mektubu bırakıp trenin önüne atlamış. Saat 7 sularında gerçekleşen olayın olduğu bölgede Enke'nin arabası kapısı açık bir şekilde ve koltuğun üzerinde cüzdanı bulunmuş.

Hannover Başkanı Martin Kind "Maalesef acı haberi 20.35'de aldım. Bu bir trajedi. Neden ve nasıl olduğunu bilmiyorum. Anlamakta güçlük çekiyorum." dedi.

Almanya milli takım genel menajeri ve çok kısa bir süre formasını giydiği Fenerbahçe kulübü internet siteleri üzerinden baş sağlığı dileklerinde bulundu. Almanya Futbol Federasyonu da Şili ile yapılacak olan hazırlık maçını iptal ettiklerini belirtti.

3 Kasım 2009 Salı

Kartal Kurt Avında



Almanya'dan 1 puanla dönen Beşiktaş, çok önemli bir avantaj yakaladı. Şimdi bu avantajı değerlendirme, anlamlandırma zamanı.

1 puanı bulunan Beşiktaş, bugün Wolfsburg'u yenerse, Manchester'in CSKA'yı yenmesi durumunda 2. sıraya yerleşiyor. Bir sonraki maçını, 2 ayda 2 teknik direktör değiştiren CSKA ile yapacak olan Beşiktaş, gruptan çıkmak için çok büyük bir avantaj yakalayacak. En kötü ihtimalle bu galibiyetin, Avrupa Ligi'nde devam edebilmek için çok önemi var.

Son haftalarda moralli olan ekibimiz, Almanya'da son maçından beraberlikle ayrılan Wolfsburg'u yenecek güçte.

1 Kasım 2009 Pazar

TSL'de Şok

11. Haftanın son maçında Fenerbahçe, Kayseri'de 2 puan bıraktı. Ancak bu haftanın en önemli gelişmesi bu değildi. Diyarbakırspor yönetiminin ligden çekilme kararı, Süper Lig'in seyrini ciddi anlamda etkileyecek bir gelişme olacak. Ankaraspor'un ligden düşürülmesiyle her hafta bir takım maç yapmıyordu. Şimdi Diyarbakırspor'un çekilme kararı, Süper Lig'in 16 takımla oynanması durumunu doğuracak.



Yine karışık bir haftayı geride bıraktık. İlk önce Beşiktaş Teknik Direktörü Mustafa Denizli, 1-0 kazanılan Ankaragücü maçından sonra açıklama yaparak, Federasyon'a maçlarının Cuma oynatılmaması konusunda eleştiride bulundu. Beşiktaş, İnönü'de aldığı Ankaragücü galibiyetiyle serisine devam etti ve salı günü oynayacağı Wolfsburg maçını beklemeye başladı.



Galatasaray, Elano ve Keita'nın kırmızı kart cezası, Baroş'un sakatlığı sebebiyle ileri uçta sıkıntılı bir maça çıktı. Ancak Nonda, bu haftayı da boş geçmedi. Bu sezona çok kötü başlayan ve Muhsin Ertuğral ile çıkış arayan Sivasspor'u ilk yarıda Nonda ve Kewell'ın attığı gollerle 2-0 geçti.



11. Haftanın son maçında Fenerbahçe, Kayseri'de, 2. yarı çok baskı gördü. İlk yarıda Cristian'ın 30 metreden vurduğu topu, Suleymanou büyük bir hata yaparak içeri aldı. 2. yarıda Carlos'un neden olduğu penaltıyı gole çeviren Cangele, Kayserispor'a 1 puanı getirdi. Golden sonra yakaladığı pozisyonları gole çeviremeyen Kayseri 1 puanla yetindi. 2. yarıda Fenerbahçe orta sahasının dağılmış durumu Kayseri'ye ciddi atak imkanı verdi ama bunu değerlendiremedi Kayseri.



Anadolu kulüplerinden bahsedelim. Kuşkusuz en önemli olay Diyarbakırspor yönetiminin ligden çekilme kararıydı. Kararın arkasında, Diyarbakırspor üzerinde oynanan siyasi masabaşı oyunlar ve her gittikleri deplasmanda kötü tezahuratlarla karşılaşmaları vardı. Bu karardan dönme gibi bir ihtimalleri var mı bunu ilerleyen saat veya günlerde göreceğiz.

Haftaya 2. sırada giren Bursaspor, Antalyaspor'dan 1 puan koparabildi. Çok çekişmeli geçen maç 1-1 sonuçlandı. Seyir zevki açısından bu haftanın en iyi mücadelesiydi diyebilirim. Gaziantep iyi oynamasına rağmen bir türlü ulaşamadığı puanlara evinde Diyarbakırspor'u 1-0 geriye düştüğü maçta 2-1 lik galibiyetle ulaştı. Kupada 120 şer dakika oynayan Gençlerbirliği ve Manisaspor karşılaşmasında gülen taraf, kupada olduğu gibi Manisaspor'du. Penaltılarla kupadan elenen Gençlerbirliği, Manisaspor'a 2-0 yenildi. Trabzonspor haftayı maç yapmadan geçirdi.

Eksiklerle gittiği Kasımpaşa deplasmanından Eskişehirspor 1 puanla döndü. Ümit Karan bir de penaltı kaçırdı. Denizlispor yine hüsranlarda. Büyükşehir Belediye, Denizli'yi 1-0 yendi ve rakibini iyice ligin dibine doğru itti. Acaba bunun bir anlamı olacak mı ? Ankaraspor ve Diyarbakırspor'un küme düşürülmesi ve ligden çekilmesi Süper Lig'in prestijine ciddi anlamda gölge düşürecek bir durum. 3. bir takımın da ligden çekilmesi durumunda fiyasko bir sezon geçirmiş olacak Türkiye. Her hafta iki maç eksik oynanacak ve bu kadar uzun yazı yazma imkanımız olmayacak belki de.

30 Ekim 2009 Cuma

Cezalar Belli Oldu

TFF, Fenerbahçe Galatasaray maçında çıkan olaylar ile ilgili cezaları açıkladı.

Fenerbahçe 2 maç seyircisiz oynama cezası, Galatasaray 20 000 TL para cezası aldı.

Bilica, maç öncesinde Arda'ya yumruk attığı için, Keita, Carlos'a attığı yumruktan dolayı gördüğü kırmızı kart için 3'er maç ceza aldı.

Fenerbahçe, Kasımpaşa ve Ankaragücü maçlarını seyircisiz oynayacak.

27 Ekim 2009 Salı

Derbi'nin Senaryosu Aynı

Derbi'nin sonucu 10 yıldır değişmiyor, bu yıl da değişmedi. Ancak başlıktaki "senaryo" başka senaryo. Önce maçı analiz edelim.
   

Reijkaard, ilk defa Fenerbahçe - Galatasaray derbisine çıktı. Daum ise, zaten bu ezeli rekabetin kurdu. Maç içerisinde yapılan değişiklikler sebebiyle Reijkaard eleştiriler aldı. Daum ise, Kazım'ı forvette oynatarak "dahi"(!) oldu. Aslında böyle miydi ?

Reijkaard için, Baroş'un maçın başında sakatlanması, planlarını ciddi anlamda bozdu diyebiliriz. Nonda şuanda Baroş'tan daha fazla gol atmış durumda. Ancak bu onun, Fenerbahçe maçının adamı olmadığı gerçeğini değiştirmez. Çünkü Nonda, daha ağır bir santrfor. Defansın arkasına sarkma konusunda Baroş, Fenerbahçe maçında kalabilseydi, maçın seyri farklı olabilirdi.

Ayrıca, Elano yerine Arda-Kewell değişikliğinde Reijkaard'ı eleştirebiliriz. Elano'nun maç boyunca vasatın altında bir performans gösterdiğini Reijkaard'ın göremediğini zannetmiyorum. Kaldı ki, haftaiçi oynanan Bükreş maçında Arda sonradan bile oyuna dahil olmadı, Fenerbahçe maçı düşünülerek. Yorgun da olmayan bir Arda'nın oyundan alınması hataydı.



Daum'un Kazım'ı forvette oynatması, neden spor yazarlarını bu kadar şaşırtmış ve Daum'un dahi olmasını sağlamış bir hareket gibi gösterilmiş, anlam veremedim. Kazım, haftaiçi Bükreş maçında da Semih ve Guiza'nın sakat olmasından dolayı bu mevkii de oynamıştı. Aradan sadece 2 tam gün geçmiş ve sakatların oynayabileceği belirtilmiş, kadroya da alınmışlar. Sadece 2 günde iyileşen bir futbolcunun, 90 dakikayı çıkarabilecek düzeye gelmiş olması imkansız. Hazır 3 gün önce denenmiş ve verim alınmış bir forvet Kazım varken, neden böyle bir riske girilsin. Bu hareket son derece normaldi ve bunu yapmak için dahi olmaya gerek yok.




Carlos'un güreşçiliği, Keita'nın boksörlüğü herkesi şaşırttı. Maçın 74. dakikasındaki bu kırmızı kart, Galatasaray'ın maçtan puan çıkarmasına engel olan olaydı diyebiliriz. Keita'nın kırmızı kartından sonra o bölge için oyuna Aydın Yılmaz gibi genç ve derbinin havasını kaldıramayacak kadar tecrübesiz bir oyuncu oyuna alındı. Son dakikalara doğru ceza sahasının içinde önünde kalan topu dışarı gönderen Aydın'ın yerinde Keita olsaydı, top çok daha farklı yerlerde olabilirdi.



Sonuçta yine kazanan Fenerbahçe oldu. Maçın ilk yarısında Fenerbahçe'nin, daha derli toplu, ne yaptığını bilen bir futbolla, maçı istediğini gösterdi.
2. yarı golü erken bulması gereken Galatasaray'dı. Ancak bunu Fenerbahçe yaptı. Hem de penaltıyla(!).



Maçtan bir gece önce, Show Tv'de son 15 yılın Fenerbahçe - Galatasaray derbilerini izledim. Dikkatimi çeken şey, maçların %90'ında Galatasaray'ın kırmızı kart görmesi ve Fenerbahçe'nin penaltı kullanmasıydı. Bu derbide de bir kırmızı kart ve bir penaltı var. Kırmızı karta kimsenin diyecek bişeyi yok. Lâkin, penaltı için, klasik bir Alex düşüşüyle, güzelce kazanılmış bir penaltı olduğunu söylemeden edemeyeceğim. Alex iki ayağını birleştirip, omzunun üzerine düşüyorsa - ki bunu sıklıkla yapıyor- bu Alex düşüşü veya Alex'in kendini yere bırakış biçimidir. Bu kanıya sadece Alex'in ayaklarını birleştirip, kendini yere bırakmasıyla varmıyorum. Pozisyon, 10 kusurlu hareketten herhangi birini içermiyor. Leo Franco, topu kaçırdı. Ancak ne Alex'in bacaklarına sarıldı, ne de ayağını tuttu. Bu yüzden penaltı değil.

23 Ekim 2009 Cuma

Bükreş'in Fethi

Önce Fenerbahçe, Sonra Galatasaray. Biri Steaua Bükreş'i, diğeri Dinamo Bükreş'i yendi. Galatasaray zaten liderdi, Fenerbahçe'de liderlik koltuğuna oturdu, keyifler dört köşe oldu.



Alex, Guiza ve Semih'ten yoksun Fener, Özer Hurmacı'yla, forvetteki Kazım'la, deplasmanda galip gelmesini bildi. İlk yarı Fenerbahçe'nin üstün oyununa rağmen 0-0 sonuçlandı.




59. dakikada golün hazırlanışında, Özer'in Carlos'a attığı pas, görülmeye değerdi. Kazım, forvet sıkıntısı çeken Fenerbahçe'ye 3 puanı getiren golü attı. Romanya ekiplerinin hep ters gelen tarafı bu kez işe yaramadı ve Fenerbahçe kazanıp liderlik koltuğuna oturdu. Sheriff'in evinde Twente'yi 2-0 yenmesi de dengeleri Fenerbahçe lehine değiştirdi.




Galatasaray da içerde Bükreş'i fethetti. 1 ay önceki Galatasaray geri döndü ve 4-1'lik skorla liderliğini korudu. Arda ve Baroş'un yedekler arasında başladığı maçta, 32 de Kewell, 42 de Nonda, Reijkaard'ı soyunma odasına rahat gönderen golleri attı.




2. yarıya da golle başladı Galatasaray. Keita'nın ortasında Nonda'ya boş kaleye topu göndermek kaldı. Bu golden 10 dakika sonra alkışlarla çıkan Keita, yerini Aydın Yılmaz'a bıraktı. O da, ilk pozisyonunda rakibini ceza sahasında zor durumda bıraktı. Rakibi çaresiz Aydın'ı yere düşürmek zorunda kaldı. 58. dakikada Elano, bu pozisyondaki penaltıyı gole çevirince skor 4-0 oldu. Skorun rahatlığıyla rehavete kapılan Aslan, bir de gol yedi, arkasından defansında tehlikeli pozisyonlarla karşı karşıya kaldı. Ancak 4-1 lik skorla gruptaki liderliğini sürdürdü. Grubun diğer maçında, Panathinaikos, evinde Sturm Graz'ı zorlandığı maçta penaltı golüyle 1-0 yendi.

Bu hafta, Avrupa'da başarılı olduğumuzu söyleyebiliriz. Bütün takımlarımızın puan aldığı bir Avrupa haftası, uzun zamandır görmediğimiz birşey. Beşiktaş 1, Galatasaray ve Fenerbahçe 3'er puan alarak, güzel bir hafta izletti ülkeye.

Gelelim haftasonuna. Derbi var. 2 Bükreş ekibini deviren Fenerbahçe ve Galatasaray, Saraçoğlu'nda kozlarını paylaşacak. Taraftarlar için Avrupa maçlarından daha heyecanlı dakikalar yaşanacak. Maçın ibresi, ortada duruyor. Keyifle izleyeceğimiz bir maç olması ümidiyle.



Değinmeden geçemeyeceğim. D-Smart'ın yaptığı bu işe ne demezsiniz ? Maçı katleden bir görüntü. Tam bir D-Smart - Digiturk savaşı. Spiker Emre Tilev ise ağlayan çocuk misali, maçı anlatmayı bırakıp, "yasal olan diğer dijital yayınlardan yasal olmayan şekilde maçı yayınlıyorlar, ordan izlemeyin gelin d-smart'tan izleyin.". Şaka gibi. Evimde Smart yok, Digi var. E hazır maç da var. İzlemiyim mi yani ? Kalkıyım şimdi Smart mı alıyım akşam akşam ?

Resmen kavgaya dönüştürdüler. D-Smart, Digiturk'un kodunu, ekrana koyup, sonra o kodu engelliyor. Digiturk, yedek kod üretip, tekrar yayını alıyor. Üzerine siyah bant çekiyor. D-Smart, kodu ekranın ortasına alıp, tekrar engelliyor. Maç, Steaua Bükreş - Fenerbahçe maçı olmaktan çıkıp, D-Smart - Digiturk maçı haline döndü. Digiturk altyazı geçiyor. Yayınlanan kanal ve program sözleşmeye uygundur vs. İlk yarı böyle bitti. 2. yarı ekranın ortasında kocaman bir D-Smart logosu. Maçı görebilen var mı ? Yok. Madem maçları aldın, böyle de çirkeflik yapacaksın, koy D Spor'a kimse izledim izleyemedim diye saç baş yolmasın. Sen de yayınlardın yayınlayamazdın diye çamur yapma.

Madem düştün böyle bir hataya. Maçın ortasında böyle bir rezilliğe niye giriyorsun. Maç bitsin, sen de git mahkemeye, hakkını çatır çatır ara. Seyircinin ne günahı var ?

22 Ekim 2009 Perşembe

Kurt Elimizden Kaçtı

Beşiktaş bugün malesef puan yada puanlar için değil, sadece puan için oynadı. İlk 15 dakikada Wolfsburg'un çok ciddi baskısı vardı. Ancak Rüştü, gerçekten çok özveri gösterip, o baskıdan gol yemeden çıkmayı başardı.

Holosko için biçilmiş kaftandı bu maç. Ama yoktu. Nihat'ın haftasonu gol atmış olması, onu hırslandırmış. Bobo'da kıpırdanmalar var. Ama, Beşiktaş için her zaman sorunlu oyuncu. Ne zaman transfer dönemi yaklaşır, Bobo oynamamaya başlar.



Ernst, hatasız oyununu sürdürüyor. Ne de olsa Alman disiplini var. Fink'te yavaş yavaş alışmaya başladığına dair ipuçları gösteriyor.



Grafite'nin oyundan atılması, 0-0 bitmesine rağmen çok önemli. Beşiktaş, hem son 15 dakikayı rahat oynadı. -Ki bu 15 dakikada gol bulup 3 puan da alabilirdi. İnönü'de oynanacak olan Wolfsburg maçında Grafite'nin olmaması da çok önemli. Beşiktaş'ın toparlanma sürecinin eğimi düşük olsa da, hissedilmekte.



Beşiktaş oynamaya başladı. Önündeki Fenerbahçe - Galatasaray derbisi, lig için önemli bir avantaj getirecek. Ama biz Şampiyonlar Ligi'nde alınan 1 puanın değerine bakalım. Bu 1 puan, İnönü'de ki Wolfsburg maçıyla daha da değerlenecek. ManU'nun CSKA'yı yeneceğini varsayarsak, Beşiktaş'ın Wolfsburg galibiyeti, takımımızı grupta 2. sıraya taşıyor. Ardından İnönü'ye gelecek olan takım CSKA. Rus takımı, Wolfsburg'a göre puan alması daha kolay bir ekip. Maçın kolay geçeceğini asla söylemiyorum.

Son maça, ununu elemiş, eleğini asmış Manchester karşısına 7 puanla girerse Beşiktaş, ve UEFA bileti cebinde olursa, çok rahat bir maç çıkarır. Tabii ki de United'in maçı bırakacağını kimse söyleyemez. Ancak Beşiktaş, bir şekilde Avrupa'da yoluna devam ediyor olur. İnönü Stadı'nda seyircisine çok şey armağan etmeli bu takım.

21 Ekim 2009 Çarşamba

ŞL'de Sürpriz Misafirler

Gecede favoriler kaybetti, misafirler mutlu ayrıldı. Bir de Türk imzası vardı Camp Nou'da.


En şaşırtıcı sonuç kuşkusuz, Barça'nın, evinde Gökdeniz'li Rubin Kazan'a yenilmesiydi. Gökdeniz 73'de takımını 2-1'lik galibiyete götüren golü attı.

İnter evinde Schevchenko'lu Dinamo Kiev ile 2-2 berabere kaldı. 3 maçından da beraberlikle ayrılan Mourinho'nun takımı, grubun son sırasında.

Liverpool'da deprem sürüyor. Lyon Anfield Road'da, Torres'siz Liverpool'u 2-1 devirmeyi başardı. Liverpool'un üst üste aldığı 4. mağlubiyet bu.

Fiorentina, Liverpool'u yendikten sonra hem ligde hem ŞL'de toparlandı ve Debrecen'i deplasmanda 4-3'lük skorla yendi. Mutu'nun performansı göz dolduruyor.

Rangers evinde Rumen takımı Unirea'ya 4-1 yenildi. Sevilla'da deplasmanda kazanan diğer bir ekip. Stuttgart'ı 3-1'le geçtiler.

Arsenal AZ Alkmaar ile deplasmanda berabere kalırken, gecenin evinde gülen tek takımı Olimpiakos oldu. Standard Liege'i 2-1 mağlup ettiler.

19 Ekim 2009 Pazartesi

TSL'de 9. Hafta



Haftanın ilk maçlarından Beşiktaş-Kasımpaşa maçı, ilginç anlara sahne olsa da Beşiktaş'ın galibiyetiyle sonuçlandı. Nihat çok uzun bir aradan sonra, İnönü Stadı'nda golle buluştu. Karşılaşmanın son dakikalarında 2 kırmızı kartın verdiği tedirginlikle zorlanan Beşiktaş, 2-1'lik skorla sahadan ayrıldı.



Ve Fenerbahçe, kendi rekorunu kırdıktan 1 hafta sonra, öne geçtiği karşılaşmada, son 10 dakikada mağlup duruma düştü, ilk yenilgisini Gaziantepspor'dan aldı.




Semih'in golüyle 25. dakikada öne geçen Fenerbahçe, 65 dakika skoru koruma yöntemine gidince, Alex ve Guiza'nın eksikliğiyle birlikte bunu başaramadı. Daum için yapılan, sadece ligde başarılı olacağı yönündeki eleştiriler yeniden gün yüzüne çıktı. Antep maçındaki oyunu gördükten sonra haksız da sayılmazlar.




Eski Galatasaray, 2 hafta aradan sonra yeniden sahneye çıktı. Ali Sami Yen'de Trabzonspor'u ağırlayan Galatasaray, Kewell ve Servet'le 2-0 öne geçti. İlk yarı bitmek üzereyken Tayfun Cora, 2-1'e getirdi skoru.




2. yarıda çok çekişmeli bir mücadele gerçekleşti. 54. dakikada Colman sahneye çıktı ve durumu eşitledi. Arda ve Baroş, 69 ve 71'de attıkları golle Sami Yen'i sevince boğdu. 86 da yine Colman Trabzonspor'u beraberlik için ümitlendiren golü attı ama maç 4-3 gibi bol gollü bir skorla sonuçlandı.

Anadolu kulüplerine de yer verelim. Bursaspor, tüm hızıyla galibiyetlerine devam ediyor. Deplasmanda Denizlispor'u 2-1 yenen Ertuğrul Sağlam'ın oyuncuları, zirve takibini sürdürüyor. Es-es bu haftayı oynamadan 3 puanla geçti. Galatasaray'a ilk mağlubiyetini 3-0 lık skorla tattıran Ankaragücü, yine sarı kırmızılı Kayserispor'a 3-0 yenildi.

Önümüzdeki hafta dev derbi Fenerbahçe Galatasaray maçı var. 2 puanlık farkla bu maça girecek olan iki ekipte heyecan dorukta.

16 Ekim 2009 Cuma

Futbol Tarihinin Unutulmaz Sözleri



 "İstatistik mini eteğe benzer çok şey gösterir ama asıl göstermesi gerekeni göstermez." Sir Alex Ferguson

"Biz futbolcular, sürekli üzerimizde çok baskı olduğundan yakınırız. Baskı, ancak evlerine beş peso getirip çocuklarını geçindiremeyen insanların üzerinde olur. Binlerce dolar alıp, sahaya çıkıp oynuyoruz ve ağzımızı açınca stresten bahsediyoruz. Stres bu ülkede, sabahın altısında kalkanlar içindir." Diego Armando Maradona

"Yıldızlarla çalışmak zor değildir,asıl zor olan daha az yetenekli olup da kendisini yıldız sananlarla çalışmaktır." Guus Hiddink

Spiker : Hükümet yetkililerinin futbolla ilgili olması konusunda ne düşünüyorsunuz.
Amokachi: Çok normal, ikimiz de trübünlere oynuyoruz.

Spiker: Hami, penaltıyı kaçırdın ne diyeceksin?
Hami: Canım sağolsun..

"Çok tehlikeli bir yerden korner kullanıyorlar." Bülent Karpat




Gazeteci : "takım yorgun muydu?"
Mourinho : "Yorgun? Günde 15 saat çalışıp ayda birkaç yüz euro kazanıp evine dönen baba yorgun olur. Biz değil.."

"Eğer beyaz mendiller sizin için sallanıyorsa fazla endişelenmeyin başkanınız size sahip çıkar. Ancak beyaz mendiller başkan için sallanıyorsa siz en iyisi mi yeni bir yer bulun.'' Boby Rabson

"The only thing true in the turkish newspapers is the date." - "Türk gazetelerindeki tek doğru şey tarihtir." Haim Revivo

"Abi top öyle güzel geldi ki vurmasam olmazdı." Recep Çetin

"Takım içinde karar aldık ve Robben'e bildirdik. sahaya çıktığımızda o kendi topunu getirecek" Wesley Sneijder

"Ne zıplıyosun olm? Sanki benim çektiğim şutu kurtarabileceksin." Recep Çetin, kendi kalesine attığı golden sonra kalecisine

''Ankaragücü - Gençlerbirliği maçını başkent ekibi kazandı." TRT spikeri

"When it doesn't it doesn't." - "Olmayınca olmuyor." Ümit Özat

" Onlar kendi toplarını getirsin. Çünkü bu topla biz oynayacağız. Uruguay milli takım teknik direktörü

14 Ekim 2009 Çarşamba

Kapanış : 2-0



 Milli Takım, 2010 Dünya Kupası'na gidemeyen yolda, son maçını 2-0 kazandı. Fatih Terim'in son maçı Bursa'da Ermenistan karşısında millilerin galibiyetiyle sonuçlandı.




16. dakikada Halil Altıntop ve 28'de Servet'in golleriyle kazanan A milli takımda, 32. dakikada Ceyhun Gürselam 2. sarı karttan, kırmızı kartla oyundan atıldı.

Fatih Terim ile birlikte Rüştü Rençber'de 90. dakikada oyuna girerek, milli takıma veda etti. Hala Beşiktaş'ta oynamaya devam eden Rüştü'nün, amaçsız Ermenistan maçında 90 dakika forma giymesini beklerdim. Sonuçta, emektar-emekli bir kaleci değil Rüştü. Hala ciddi bir sınavda dahi olsa, kalesini güvenle koruyabilecek nitelikte. Futbolu değil milli takımı bırakıyor.

Son olarak; milli takım yeni teknik direktör arayışına girdi. Yerli yabancı tartışmaları arasında bir tercih yapılacak. Siz de anketimize katılarak görüşlerinizi bildirebilirsiniz.

11 Ekim 2009 Pazar

Dünya Kupası Yok, Terim Yok

Bosna, Estonya'yı yenince, Belçik maçı formaliteye dönüştü. Her ne kadar fox spikeri ve Ersun Yanal, alınacak puanların 2012 kura çekimlerinde önemli rol oynayacağını söylese de, milli takımın hiç de öyle bir havası yoktu. Olamazdı da.



Fatih Terim'in istifa edeceği de konuşulmaktaydı. Nitekim öyle de oldu. Federasyon da istifayı kabul etti. Yabancı teknik direktör isteyenler, Rusya'nın teknik direktörü Guus Hiddink diyor. Yerli isteyenler, Terim Napoli'ye Ertuğrul Sağlam Milli Takıma diyor.

Her iki durumda da tartışmalarla milli takıma zarar vereceğimiz kesin. Yabancı isteyenler Türk teknik adam gelirse, Türk çalıştırıcı isteyenler yabancı gelirse, yaygarayı koparacak.

2012'ye gitmek için; bu kadar kaliteli oyunculara sahip bir milli takımı çalıştırmayı birçok yabancı teknik adam ister. Özellikle Fatih Terim'in çalıştırdığı milli takım, duygu yüklemesiyle başarılar elde etmişti. Yabancı teknik direktörün taktik verme kabiliyeti bu açığı nasıl kapatır, eğer yabancı teknik adam gelirse göreceğiz.

10 Ekim 2009 Cumartesi

Haftasonu Futbol

Dünya Kupası grup eleme maçları bu haftasonu oynanacak. A milli takımımız Belçika'da. Önce Estonya'dan gelecek Bosna-Hersek'in puan kaybını bekleyecek. 19:00'de başlayacak Estonya Bosna-Hersek maçından istediğimiz sonuç gelmezse, Belçika maçı bizim için formalite maçı haline gelecek.

3. grupta Çek Cumhuriyeti, komşu Slovakya'nın eline bakıyor. Slovakya'nın Slovenya'yı yenmesi Çekler için çok önemli. Çünkü Slovenya son maçını San Marino ile oynayacak.

Cristiano Ronaldo'nun takımı Portekiz'in işi de iki kuzey Avrupa ülkesine kalmış durumda. Danimarka ve İsveç eğer beraberlikle bitirirse, Portekiz'in Macaristan'a bol gol atması gerekecek.

İngiltere'nin garantilediği grupta Ukrayna ile Hırvatistan çekişiyor. Hırvatistan'ın haftasonunda maçı yok. Ukrayna garantilemiş İngiltere'yi yenerse, Hırvatistan'ın üzerine çıkıyor.

Düğümün büyük kısmı bu haftasonu çözülecek gibi gözüküyor. Özellikle A milli takımımız için Bosna'nın puan kaybından başka çıkış yolu yok. İzleyip göreceğiz.

8 Ekim 2009 Perşembe

Bank Asya'ya Gök(çek) Taşı Düştü



Ankaraspor Bank Asya 1. Ligine düşürüldü. Oynadığı 4 maçta 3-0 hükmen mağlup sayıldı. Bundan sonraki maçlarda da 3-0 mağlup sayılacak. Bu durum Antalyaspor a 3(0-1), Gençlerbirliği'ne 2(1-1) ve Gaziantepspor'a 2 puan kazandırdı. Ankaraspor'un son oynadığı rakibi Galatasaray zaten 2-1 yenmişti.

Her hafta 1 takım maç oynamayacak. Bu durumda görünen en dezavantajlı takım Beşiktaş. Ankaraspor'u takip eden Beşiktaş, her maçında 2 hafta dinlenmiş bir takımla karşılaşacak.

Ankaraspor Fair Play Ligi'nden çıkarıldı. Naklen yayınlardan aldığı para, 4 maç için tutan bedel çıkarıldıktan sonra TFF'ye iade edilecek.

Ankaraspor için özel transfer dönemi açıldı. 7-23 ekim tarihleri arasında futbolcularını UEFA'ya bildirerek satabilecek. Ankaraspor, Türkiye Kupası'nda mücadele etmeye devam edecek.

Ankaraspor, önümüzdeki sezon tekrar Süper Lig'e çıkarsa, o zaman neler olacak, soru işareti. Baba-Oğul Gökçek, Ankara'dan sonra Süper Ligi de karıştırmayı başardı. Kendilerini kutluyoruz.

5 Ekim 2009 Pazartesi

TSL'de Pembe Dizi Gibi Hafta

Ligde 8. hafta geride kaldı. İlk haftalara Galatasaray ve Fenerbahçe'nin performansı damga vurmuştu. Fenerbahçe aynı çizgiden devam ediyor. Galatasaray çöküşte. Son haftaların galibiyet ve gol sıkıntısı çeken takımı Beşiktaş, tek golle 3 puan aldı. Sivasspor Teknik Direktörü Bülent Uygun istifa etti. Namağlup takımlardan Es-Es'de evinde Kayserispor'a yenildi.



Uefa'nın internet sitesinde en dikkat çekici takımlar arasında yer alıyordu Galatasaray, Sturm Graz maçından önce. O maçtan önce de evinde Es-Es'e takıldı Cimbom. Kaza diye yorumlandı. Ama bu hafta Ankaragücü 80. dk.dan sonra 3 gol bulup korkulan takımı yıktı.




7 maçlık yenilgisiz başlangıç rekorunu bu hafta Gençlerbirliği galibiyetiyle kırdı Fenerbahçe. Taraftar da "Kendi Rekoruzu Kendimiz Kırarız" demiş. Daha önce 12 maçlık bir serisi var yine Daum döneminde ama o 3-14. haftaları arası. Aradaki Twente mağlubiyeti olmasa, çok daha güzel şeyler söyleyebilirdik Fenerbahçe için. Neyse ki o mağlubiyeti Sherriff maçıyla telafi etti.




Haftalardır gol sıkıntısı çeken Beşiktaş, CSKA deplasmanında son dakikada golü buldu ama puan için yeterli değildi. Haftasonu İnönü'de Denizli'yi ağırladı. 8,5 milyon avroluk transfer Tabata'nın golüyle haftalar sonra kazanmayı başardı.




Ve son. Sivasspor - Bülent Uygun beraberliği 7 yıl sonra bitti. Şampiyonlar Ligi'nden elenmesi, Uefa'dan elenmesi ve ligde aldığı kötü sonuçların ardından, ilk galibiyetine kavuşan Sivasspor, Bülent Uygun'un istifasıyla yeni bir yol çizmeye çalışacak. TSL'de ki ilk istifa diyebiliriz Bülent Uygun için.

30 Eylül 2009 Çarşamba

CSKA Moskova: 2 - Beşiktaş: 1



Beşiktaş yine hüsranlarda. Şampiyonlar Ligi 2. maçında Rusya'da CSKA Moskova'ya 2-1 yenildi.

İki takımın vasat futbolu, İlker Yasin'in vasatın altında berbat anlatımıyla, halı saha maçlarından da zevksiz geçen maçın 6. dakikasında CSKA öne geçti. Beşiktaş'ın maç boyunca CSKA'dan cılız da olsa üstün olduğunu ama beceriksizlik, basiret bağlanması, sonuca gidememe gibi durumlar yine devam etti.



Beşiktaş için en olumlu gelişme ise, tam 541 dakika sonra gelen gol. Son 5 tam maçında gol atamayan Beşiktaş, 6. maçın 91. dakikasında Ekrem Dağ ile golü buldu. Bu gol puan getirmese de belki ilerleyen maçlar için takımda olumlu etki yaratabilir(!)

29 Eylül 2009 Salı

Yahşi Kaptan



Teknik Direktörlüğe Erciyesspor ile başlayan, Galatasaraylı Bülent Korkmaz, Geçen yıl yuvasında yaşadığı sıkıntılardan sonra istifa etmişti.

Bu yıl ise, Azerbaycan'ın Bakü takımının başına geçti. Kulübün resmi sitesinden duyurulan habere göre, Bülent Korkmaz;

"Bakı'nın teklifini müsbet deyerlendirirem. Bir daha klub prezidenti ile görüşüb meslehetleşeceyik. Zannımca, bir problem çıkmaz ve bütün bilik ve bacarığımı toplayıb Bakı'nın tezlikle güçlü bir klub kimi formalaşmasında öz tövhemi vermeye hazıram.

Yalnız onu deye bilerem ki, zamana ehtiyacımız var. Bir il içinde sizin arzuladığınız komandanı yaratmaq mümkünsüzdür, amma çok işler görmek olar. İlk növbede yeniyetme ve genç komandalarla işi düzgün qurmaq lazımdır. Çalışacağam ki, her il klubun en azı 2-3 genç oyuncusunu heyete celb edim." dedi.

Şimdi ilk iş Azerice öğrenmek.

23 Eylül 2009 Çarşamba

Kardemir Karabükspor- Kardemir Rizespor



A2 Ligi Kuzey Grubu'nda biri Batı diğeri Doğu Karadeniz ekibi olan Karabükspor ve Çaykur Rizespor bir araya geldi. Deplasmana giden Çaykur Rizespor, formalarını almayı unutunca, ev sahibi ekip Karabükspor'un formalarıyla maça çıkmak zorunda kalıyor. Karabükspor armasının üzerine de siyah bir bant yapıştırılıyor.

Fotoğraftaki Kırmızı-Lacivertli takım Karabükspor. Beyaz forma ise Karabükspor'un deplasman forması. Oyuncular ise Çaykur Rizespor'un A2 takımı. Böyle bir olay da sadece Türkiye'de gerçekleşebilir.

Maçtan sonra forma değiştirme klasiği de bu maçta tek taraflı olarak yaşandı. Çaykur Rizespor, formaları geri verdi. Aslında hatıra olarak saklayabilirlerdi.

18 Eylül 2009 Cuma

Komşuda Güldük Evde Ağladık


Galatasaray durdurulamıyor. Komşunun güçlü ekibi, gruptaki en dişli rakip Panathinaikos'a karşı alınan 3-1 lik galibiyet, yeni bir başarının habercisi gibi.


Henüz 5. dakikada Elano ile öne geçen Galatasaray, maçın kısa bölümlerinde üstünlük kuran Panathinaikos'u, 2. yarının başında attığı golle oyundan kopardı. Sonrasında gelen 3. gol, iyice rahatlattı Rijkaard'ı. Emre Güngör'ün ilk yarıdaki sakatlığı, golden önce olsaydı, Galatasaray tedirginlik yaşayabilirdi.




Milli maçların yorgunluğunu üzerinden atamamış olması, Beşiktaş maçında Elano'nun, bu maçta da Arda'nın sonradan oyuna dahil olmasına sebebiyet verdi. Gruptaki en güçlü rakibini, deplasmanda bu kadar rahat yenen Galatasaray, yeni bir başarı için iyi sinyaller verdi. Grubun diğer maçında ise, Sturm Graz evinde Dinamo Bükreş'e 1-0 mağlup oldu.







Komşudaki sevinçten sonra, sıra Kadıköy'de Fenerbahçe ile sevinmeye sıra gelmişti. Ancak bu kez olmadı. Gol için 71 dakika beklemek zorunda kalan Fenerbahçe, Mehmet Topuz'un serbest vuruşuyla öne geçti.



İlk yarıda bulduğu gol pozisyonlarını birer birer harcayan Fenerbahçe, devreye 0-0 beraberlikle girdi. 2. yarıda da baskısını sürdürmesine rağmen duran topta istediği golü buldu. Ancak, çok basit hatalarla 75 ve 79. dakikalarda yenilen goller, Kadıköy'ün büyüsünü bozdu. İlk maçına evinde mağlubiyetle başlayan Kanarya'nın, teselli armağanı ise Steaua Bükreş'in evinde Sherriff ile berabera kalması oldu.