30 Aralık 2009 Çarşamba

Var mısın Kazığa ?



1 Ocak 2010 tarihi itibariyle, en az oynanacak bahis tutarı 2 tl'ye yükseltiliyor. Ne demek bu ? Tabii ki iyi birşey değil. İddaa'nın iyi birşey yaptığını nerde gördük ?

Slogan "İddaa sizin daha fazla kazanmanızı istiyor." Çok düşünceliler. 2 tl'lik kuponu zorunlu kılarak, benim kazancımı arttıracağını zannediyorsa, bunun başka yöntemleri de vardı. Yapılan %100'lük zammı şirin göstermeye çalışmanın, bu kadar başarısız olduğu bir uygulama daha görmedim ben. "Minimum Bahis Sayısı"nı 4'ten aşağı çekmek varken, 1,05'lik komik oranlara düzenleme getirmek varken, "güzel kupon yapmışsın, 2 tl bas sen buna" diye bir zorunluluk getirirsen, ben seni bırakırım arkadaş.

İnternetten bahisleri kapatmışsın. İşi tekeline almışsın. Sonra da kalkıp 2 tl lik kuponu zorunlu hale getiriyorsun. Ama yook. Soyguna son. İddaa'nın cebine girecek para %100 artarken, kaybeden kuponların zararı %100 artarken, buna devam edemem. Güle güle 2009, hoşgeldin 2010. Güle güle İddaa, hoşgeldin betsson.

Betsson da kapalı değil miydi ? Başbakan'ın youtube kapalıyken "Ben girebiliyorum." sözünü hatırladım şimdi. Ben de betsson'a girebiliyorum.

10 Aralık 2009 Perşembe

Real Madrid Donu



Real Madrid'in logosunun bulunduğu iç çamaşırları, ocak ayında piyasaya sürülecek. Böylelikle takım, taraftarın içine işleyecek. Bakalım neler olacak. Ya da bakmayalım, rahat olsunlar.

Sinan Bolat




Şampiyonlar Ligi H Grubu son maçında Standard Liege kalecisi Sinan Bolat, takımını UEFA Avrupa Ligi'ne taşıyan golü attı.

Alkmaar 42. dakikada deplasmanda 1-0 öne geçmişti. Bu sonuç Alkmaar'ı Uefa'ya götürüyordu. Ancak son dakikada kazanılan serbest vuruşta, kaybedecek hiçbirşeyi olmayan Standard Liege'in Türk kalecisi Sinan Bolat, birçok kaleciden farklı olarak ayağıyla değil kafayla topu ağlara gönderdi ve takımını Uefa'ya taşıdı.

88 doğumlu Genk takımının kalecisi Sinan Bolat, Türkiye'nin gelecekteki kalecisi olarak görülüyor.

8 Aralık 2009 Salı

En Kötü Futbolcu Ödülü



France Football dergisi tarafından Ballon de Plomb (Kurşun Top) ödülü verilmiş bu yıl Kezman'a. Yani en kötü futbolcu ödülü. E haksız da sayılmazlar.


Sürekli ödül diyoruz ama buna ödül demek oldukça anlamsız. Ödül dediğin verilir-alınır. Törenle falan. İşte rahatsızlığından dolayı katılamadı, yerine menaceri var gibi uyduruk bir senaryo da yazılır çoğu zaman.



- Ve ödülünü almak üzere futbolcunun adını anons ediyorum. Yılın en kötü futbolcusu ödülü; Matejaaa Kezmaaan.


Kezman: Beni bu ödüle layık görenlerin Allah belasını versin. Bu ödülü kendim için almıyorum, beni bu günlere getirenler adına alıyorum. Onların da Allah belasını.. Almıyorum lan..




Ancak, ödülü(!) kaçıran bir futbolcu var ki akıllara zarar. O da tanıdık bir isim. Abdul Kader Keita. Mateja Kezman  %24.1, Abdul Kader Keita %17. Kezman bu ödüle layık görülmüş. Keita'nın da Kezman'ın arkasında yer alması da ayrı bir konu.



Şuana kadar izlediğimiz Keita, Türkiye'de ki en iyi yabancılar sıralamasına girecek düzeyde futbol oynuyor. Fransa ile Türkiye ligleri karşılaştırılır mı derseniz, o kadar da küçümsemeyelim. Türkiye ligini hiç hesaba katmasak bile Keita, Fildişi Sahilleri milli takımının oyuncusu.

7 Aralık 2009 Pazartesi

Roberto Carlos'un Pabucunu Dama Atacak Gol



Hadi Roberto Carlos, barajın sağından kalenin sağına gol atmıştı. Barajı üstten değil yandan geçmişti. O gol bir efsanedir. Brezilya - Fransa maçında ki frikik golü.

Peki ya bu ? Barajın sağından kalenin soluna. Pes..


Üstelik çok da eski bir gol. Belki de Roberto Carlos'un golünden önce atılmış. Karar sizin. Benim oyum, mavi beyazlı oyuncuya.

dipnot: Video'nun altındaki "belki ilginizi çeker videoları"nı kaldıramadık. Golü de başka yerde bulamadık. İdare edin.

5 Aralık 2009 Cumartesi

2010 Dünya Kupası Grupları

Gruplar belli oldu. Kurayı izlerken, bizim olmadığımızı farkettiğim an içimde bir burukluk oluştu. 2008 Avrupa Şampiyonası'ndan daha zor bir grupta değildik aslında. İspanya'nın peşine takılıp Güney Afrika'ya gitmeliydik.

2010 yazında onlar oynayacak, biz izleyeceğiz. Geriye bakmanın çok fazla anlamı yok. Zenginin malı züğürdün çenesi misali sadece yorumlarımızı yapalım ve futboldan keyif almaya bakalım. Kuralar da çekilmişken, sıcağı sıcağına değerlendirelim.

A Grubu

Güney Afrika, Meksika, Fransa, Uruguay. Ev sahibi için zor bir grup. Zaten Dünya Kupası organizasyonu olduğu için, kolay grup diye bir tanımlama mantıksız olur. Taraftar desteğiyle birlikte Fransa'nın ardından çıkmaları şaşırtıcı olmaz. Grubun diğer üyeleri de okyanus ötesinden, Güney Amerika'dan geliyor. Hiç küçümsenecek rakipler değil onlar da. Lugano'lu Uruguay'dan ziyade Meksika bu grubun diğer favorisi. 2002'de gruplardan dahi çıkamayan Fransa, Henry'nin eliyle düzelterek aldığı topla çok tartışmalı bir şekilde son dakikada dünya kupası'na katılarak her zaman olduğu gibi bu turnuvada da şüpheli bir takım benim için.

B Grubu

Arjantin, Güney Kore, Nijerya, Yunanistan. 4 ayrı kıtadan ekibin bulunduğu bir grup. Messi-Maradona ikilisi, buraya gelmek için eleme grubunda çok zorlandılar. Ama herşey burada sahne alabilmek içindi. Dünya Kupası'nın havasıyla, kadrosunun hakkını veren gerçek Arjantin'i sahada görebileceğimizi düşünüyorum. Açıkçası bu grubun 2. sini tahmin etmek gerçekten çok zor. Çünkü işin içinde Yunanistan var. Ne yapacakları hiç belli değil. Ben futbol zevki açısından bir üst turda Nijerya'yı görmek isterim. Madem biz yokuz, 2002'de İlhan Mansız'ı, Şenol Güneş'i bağırlarına basan Güney Kore'yi desteklemekten de geri duramayız heralde.


C Grubu

İngiltere, Amerika, Cezayir, Slovenya. Son yıllarda Dünya ve Avrupa kupalarında ciddi hayal kırıklığı yaratan İngiltere gruplardaki başarısıyla Fabio Capello ile birlikte iddialı olduklarını gösterdi. Bu grubun da açık ara favorisi olduklarını söyleyebiliriz. Ancak özellikle günümüz futboluna uygun olmayan forvet hattıyla bu kupanın favorisi değiller. Grup 2.liği için ABD'yi bir adım önde görüyorum. Çek Cumhuriyeti'ni safdışı bırakan Slovenya'nın sürpriz yapabilmesi pek mümkün görünmüyor. Cezayir en zayıf halka.

D Grubu

Almanya, Avustralya, Gana, Sırbistan. Almanya, Brezilya'nın olduğu bir turnuvada kupanın 2. favorisi olarak gösterilebilir. Ancak finalist olması kuvvetle muhtemel. Onlar için söylenecek pek fazla bişey yok. Mesut Özil'i Almanya formasıyla izleyebiliriz bu turnuvada. Grup 2.liği için Kewell'lı Avustralya'yı ön plana çıkarıyorum. Gana'nın eski gücünde olmaması, Sırbistan'ın her ne kadar -ne yaptığı belli olmayan-Fransa'nın önünde eleme grubunu lider bitirse de Karadağ'dan ayrıldıktan sonra güç kaybetmiş olması, Avustralya'yı 2. tura yaklaştırıyor. Ancak Avustralya için de 2. turdan ötesi çok zor.

E Grubu

Hollanda, Japonya, Kamerun, Danimarka. Portakallar, çok güzel bir jenerasyon yakalamasına rağmen bir türlü istedikleri başarıyı elde edemediler. Eleme grubunu puan kaybetmeden bitiren Hollanda'nın Afrika'da ne yapacağı merak konusu. Gruptan çıkmakta zorluk çekmeyeceklerdir. Ancak ondan sonrası tam bir muamma. Grup 2.liği için Danimarka'nın çok fazla zorlanmayacağını düşünüyorum. Onlar da eleme grubunda son maça çıktıklarında liderliği garantilemişlerdi ve Macaristan'a yenildiler. Onun dışında mağlubiyetleri yok. Ve zor bir grubu önceden garantileyerek geçtiler. Zlatan İbrahimoviç'li İsveç'in safdışı kaldığı, Cristiano Ronaldo'lu Portekiz'in ise son maçta 2.liği yakaladığı bir grubun lideri olarak. Kamerun ve Japonya, Hollanda ve Danimarka'yı zorlayacak güçte takımlar değil. İlla ki bir sürpriz yaşanacaksa bu grupta, onu da Kamerun yapabilir.

F Grubu

İtalya, Yeni Zellanda, Paraguay, Slovakya. İtalya sadece grubun değil, kupanın da favorilerinden. Ancak onlar da Brezilya ve Almanya etkenlerinden dolayı, kupanın 2. veya 3. favorisi durumundalar. Benim için, sürekli gol arayan, atan, saldıran Alman disiplini; geriye yaslan, bir gol bulursan at mantığında çalışan İtalyan futbolundan öndedir. Paraguay'a geçelim. Brezilya'nın sadece 1 puan gerisinde, Şili ile aynı puanda, Arjantin'in 5 puan önünde elemeleri tamamladılar. Bu grubun da 2.si olmaya en büyük aday ekip Paraguay. Onları Holosko'lu Slovakya ciddi anlamda zorlayabilir. Yeni Zellanda, Liechtenstein'ın bile grup lideri olarak çıkabileceği bir gruptan lider olarak geldiler. Burada yapacakları en güzel şey Haka Dansı olur.

G Grubu

Brezilya, Kuzey kore, Fildişi Sahilleri, Portekiz. Daha önce çok daha zorlu ölüm grupları gördük. İtalya,Fransa, Hollanda ve Fildişi'nin aynı yerde bulunduğu ölüm grubu gibi. Bu grup için de tam karşılık gelmese de aynı tanımı yapabiliriz. Brezilya için, yazının başından beri kupanın favorisi olduğunu söylüyorum. Bunu söylemek için müneccim olmaya gerek yok zaten. Önemli olan bu grubun 2.si olmak. Güney Afrika biletini son maçta alan ve son zamanlarında ciddi performans düşüklüğü yaşayan bir Portekiz olmasa, rahatlıkla grup 2.si olabileceğini söyleyebilirdik. Ancak hem Portekiz'in görece vasat futbolu, hem de Drogba'lı, gözümüzün önünde şiir gibi oynayan Abdul Kader Keita'lı Fildişi Sahilleri, Portekiz'i ciddi anlamda zorlayıp, grubu 2. sırada bitirebilir. Kuzey Kore için önemli olan katılmaktı.

H Grubu

İspanya, Honduras, Şili, İsviçre. Tarihi boyunca yarı finalden öteye gidememiş İspanya, şeytanın bacağını kırıp, 2008'de Avrupa Şampiyonu olmayı başardı. Bunu da tesadüfle gerçekleştirmediler. 30 maçlık bir yenilmemezlik serisiyle süslü bu başarıyı, bizim de içinde bulunduğumuz gruptan kayıpsız bir şekilde geçerek Güney Afrika'da devam ettirmek niyetindeler. Barcelona iskeletli bir kadroya, Fernando Torres, David Villa gibi isimleri de ekleyince, zevkli mücadeleler izleten bir takım çıkıyor ortaya. Beşiktaş yıl sonunda şampiyon olursa, Tello'yu da Şili milli takımında izleyebilir ve gruptan çıktıklarını görebiliriz. Tabii ki Şili'nin başarısı Beşiktaş'a bağlı değil! Tello'nun başarısı Beşiktaş'a ve Şili'ye bağlı. İsviçre'nin hızlı oynayan İspanya ve Şili'nin arasına girmesi pek mümkün görünmüyor. Honduras için son durak grup sonunculuğu.