30 Eylül 2009 Çarşamba

CSKA Moskova: 2 - Beşiktaş: 1



Beşiktaş yine hüsranlarda. Şampiyonlar Ligi 2. maçında Rusya'da CSKA Moskova'ya 2-1 yenildi.

İki takımın vasat futbolu, İlker Yasin'in vasatın altında berbat anlatımıyla, halı saha maçlarından da zevksiz geçen maçın 6. dakikasında CSKA öne geçti. Beşiktaş'ın maç boyunca CSKA'dan cılız da olsa üstün olduğunu ama beceriksizlik, basiret bağlanması, sonuca gidememe gibi durumlar yine devam etti.



Beşiktaş için en olumlu gelişme ise, tam 541 dakika sonra gelen gol. Son 5 tam maçında gol atamayan Beşiktaş, 6. maçın 91. dakikasında Ekrem Dağ ile golü buldu. Bu gol puan getirmese de belki ilerleyen maçlar için takımda olumlu etki yaratabilir(!)

29 Eylül 2009 Salı

Yahşi Kaptan



Teknik Direktörlüğe Erciyesspor ile başlayan, Galatasaraylı Bülent Korkmaz, Geçen yıl yuvasında yaşadığı sıkıntılardan sonra istifa etmişti.

Bu yıl ise, Azerbaycan'ın Bakü takımının başına geçti. Kulübün resmi sitesinden duyurulan habere göre, Bülent Korkmaz;

"Bakı'nın teklifini müsbet deyerlendirirem. Bir daha klub prezidenti ile görüşüb meslehetleşeceyik. Zannımca, bir problem çıkmaz ve bütün bilik ve bacarığımı toplayıb Bakı'nın tezlikle güçlü bir klub kimi formalaşmasında öz tövhemi vermeye hazıram.

Yalnız onu deye bilerem ki, zamana ehtiyacımız var. Bir il içinde sizin arzuladığınız komandanı yaratmaq mümkünsüzdür, amma çok işler görmek olar. İlk növbede yeniyetme ve genç komandalarla işi düzgün qurmaq lazımdır. Çalışacağam ki, her il klubun en azı 2-3 genç oyuncusunu heyete celb edim." dedi.

Şimdi ilk iş Azerice öğrenmek.

23 Eylül 2009 Çarşamba

Kardemir Karabükspor- Kardemir Rizespor



A2 Ligi Kuzey Grubu'nda biri Batı diğeri Doğu Karadeniz ekibi olan Karabükspor ve Çaykur Rizespor bir araya geldi. Deplasmana giden Çaykur Rizespor, formalarını almayı unutunca, ev sahibi ekip Karabükspor'un formalarıyla maça çıkmak zorunda kalıyor. Karabükspor armasının üzerine de siyah bir bant yapıştırılıyor.

Fotoğraftaki Kırmızı-Lacivertli takım Karabükspor. Beyaz forma ise Karabükspor'un deplasman forması. Oyuncular ise Çaykur Rizespor'un A2 takımı. Böyle bir olay da sadece Türkiye'de gerçekleşebilir.

Maçtan sonra forma değiştirme klasiği de bu maçta tek taraflı olarak yaşandı. Çaykur Rizespor, formaları geri verdi. Aslında hatıra olarak saklayabilirlerdi.

18 Eylül 2009 Cuma

Komşuda Güldük Evde Ağladık


Galatasaray durdurulamıyor. Komşunun güçlü ekibi, gruptaki en dişli rakip Panathinaikos'a karşı alınan 3-1 lik galibiyet, yeni bir başarının habercisi gibi.


Henüz 5. dakikada Elano ile öne geçen Galatasaray, maçın kısa bölümlerinde üstünlük kuran Panathinaikos'u, 2. yarının başında attığı golle oyundan kopardı. Sonrasında gelen 3. gol, iyice rahatlattı Rijkaard'ı. Emre Güngör'ün ilk yarıdaki sakatlığı, golden önce olsaydı, Galatasaray tedirginlik yaşayabilirdi.




Milli maçların yorgunluğunu üzerinden atamamış olması, Beşiktaş maçında Elano'nun, bu maçta da Arda'nın sonradan oyuna dahil olmasına sebebiyet verdi. Gruptaki en güçlü rakibini, deplasmanda bu kadar rahat yenen Galatasaray, yeni bir başarı için iyi sinyaller verdi. Grubun diğer maçında ise, Sturm Graz evinde Dinamo Bükreş'e 1-0 mağlup oldu.







Komşudaki sevinçten sonra, sıra Kadıköy'de Fenerbahçe ile sevinmeye sıra gelmişti. Ancak bu kez olmadı. Gol için 71 dakika beklemek zorunda kalan Fenerbahçe, Mehmet Topuz'un serbest vuruşuyla öne geçti.



İlk yarıda bulduğu gol pozisyonlarını birer birer harcayan Fenerbahçe, devreye 0-0 beraberlikle girdi. 2. yarıda da baskısını sürdürmesine rağmen duran topta istediği golü buldu. Ancak, çok basit hatalarla 75 ve 79. dakikalarda yenilen goller, Kadıköy'ün büyüsünü bozdu. İlk maçına evinde mağlubiyetle başlayan Kanarya'nın, teselli armağanı ise Steaua Bükreş'in evinde Sherriff ile berabera kalması oldu.





16 Eylül 2009 Çarşamba

Beşiktaş : 0 - Manchester United : 1

Söylenecek çok fazla birşey yok. Beşiktaş iyi oynadığı maçtan 77. dakikada yediği golle mağlup ayrıldı.



3 gün önce Galatasaray'dan 3 gol yiyen ve United maçı için hiç ümit vermeyen Beşiktaş, yanlış kadro ve yanlış mevki seçimlerine rağmen, puan çıkarmak üzereydi.

Maça saatler kala 18 kişilik kadroda Bobo'nun olmaması şaşırtıcıydı. Aslında maça Tello ile başlamaması daha da şaşırtıcıydı. Galatasaray maçında oynamamasını, bu maça sakladığını düşüncesine yordum. Ama bu maçta da çok geç oyuna girdi Tello.

 
Beşiktaş'ın en iyisi "Alman Ernst" idi. Emre Tilev, adını unutmuş gibi, neden sürekli Alman diye hitap etti, kimse bilmiyor. Alman hayranlığı belki de. Ancak Ernst, bütün United ataklarında topu kesen futbolcuydu. Çok yerinde ve soğukkanlı müdahelelerle rakibin ataklarını kesti. Old Trafford Stadı'nda bunlara daha çok ihtiyaç duyacaktır Beşiktaş.
Serdar Özkan değişikliğinde, Ekrem Dağ tercihi daha doğru olabilirdi. Serdar, maçtan sonra yorulmadığını söyledi. Zaten yaş ortalaması olarak United'ın üzerinde olan Beşiktaş, stresli dakikalara girerken, 22 yaşındaki oyuncusunu çıkarıp yerine 35 yaşındaki oyuncusunu aldı. Koşan takım, duran takım haline geldi.
Kaleci Hakan'ın üzerinde büyük bir stres vardı. Ancak yine de çok güzel bir maç çıkardı.

15 Eylül 2009 Salı

Şampiyonlar Ligi Heyecanı

Heyecan yeniden başlıyor. Kulüpler bazında en prestijli kupa için bugün ilk maçlar oynanacak.


A grubunda, Robben'i kadrosuna kattıktan sonra fırtına estiren Bayern, Juventus, Bordeaux ve Maccabi Haifa ile mücadele edecek. 3 takımın şanslı olduğu grupta, Bordeaux'a Avrupa Ligi yolu görünüyor gibi.


B grubunda, Beşiktaş, C.Ronaldo'suz Manu, Zico ile yolları ayıran CSKA, ve en güçlü 4. torba kurasını çektiği Wolsburg ile mücadele edecek. İlk maçı bu akşam İnönü'de Manu ile. Bir sürpriz herşeyi değiştirir. Neden olmasın ?


C grubunda, A grubunda olduğu gibi 3'lü bir çekişme bekliyorum. Ancak bu kez Bordeaux gibi Fransız ekibi olan Marsilya'ya değil Milan'a Avrupa Ligi yolu gözüküyor.Şampiyonlar Ligi'nde Real Madrid formasıyla, eski takımı Milan'a karşı oynayacak bir isim var ; Ka'ka Leite. Bu grubun en zayıfı ise İsviçre'den Zurich. Zurich'in puan koparabileceği tek maç, evindeki Milan maçı olabilir.


D grubunda, Atletico Madrid'in ligdeki kötü performansı kafa karıştırıyor. Geçen yılki Madrid olsa, hiç düşünmeden Chelsea ile birlikte çıkarlar diyebilirdim. Ancak ilk iki lig maçında ve Barış Kupası'ndaki gol sorunları, Porto'nun da yarışa dahil olduğunu gösteriyor. Teknik direktör olarak hiç tasvip etmediğim Carlo Ancelotti, kadro kalitesiyle takımı sırtlıyor. Milan'ın çöküşü, Ancelotti'nin gidişiyle değil, Kaka'nın gidişi, Leonardo'nun gelişiyledir. D grubunda Apoel'in yapabileceği pek fazla bişey yok.


E grubu için fazla söze gerek yok. Maddi sıkıntılar içinde de olsa Liverpool, Benzema'yı Madrid'e kaptırıp, Fransa gol kralı Gomis'i renklerine bağlayan Lyon. Bu iki takım, gol sıkıntısı çeken Fiorentina ve Şampiyonlar Ligi sınıfında olmayan Debrecen'i geride bırakırlar.


F grubunda, kaderin cilvesi karşı karşıya geliyor. Barcelona'dan İnter'e gönderilen Eto'o, + 40 milyon Avro ile Barça'ya gelen İbrahimoviç, yarın akşam karşılaşacaklar. Geçmiş yıllardaki çekişmesi, bu yıl Jose Mourinho - Raijkard, Mourinho - Guardiola çekişmesine yerini bırakacak. Bu gruptaki şanssız iki takım ise Dinamo Kiev ve Rubin Kazan.


G grubu, Avrupa Ligi'nde bile olmayan kolaylıkta bir grup. Sevilla'nın, peşine Stuttgart'ı takıp gruptan çıkacağını düşünüyorum. Rangers Avrupa Ligine, Unirea Romanya'ya.

Son grup H grubu. Arsenal, bu yıl genç yetenekleriyle gollü maçlar çıkarıyor. Grubunda İtalyan, İspanyol, Alman olmaması avantaj. Olimpiakos, zorlansa da Standard ve Alkmaar'ı tecrübesiyle geride bırakacaktır. Avrupa Ligi'ne gidecek takım için, bu iki ekibin şansı eşit. Gönlüm Alkmaar'dan yana.

Tabii ki bunların hepsi tahmin. Futbol sahada oynanırken zevkli ve çekişmeli. Bu tahminler de maçlar başlamadan önce heyecanı dizginleyememenin verdiği bir etki. Bundan sonrası için, kelimeler değil ayaklar konuşacak. Santiago Barnebau stadına giden 2 takım kupa için mücadele verecek.

13 Eylül 2009 Pazar

Ali Sami Yen Yağmuru : 3-0


 İstanbul'u sel götürürken, Galatasaray Beşiktaş'ı gol yağmuruna tuttu. Milan Baroş, Arda Turan, Kewell, Keita gibi uç elemanlarının, milli maç yorgunu olmasına rağmen 3 gol atmayı başarabildi Galatasaray. Arda'nın Bosna maçından yorgunluğu belliydi. Oyunda olduğu sürede de fazla varlık gösteremeyen arda 2. yarıda oyundan alındı.
İlk yarıda Galatasaray'ın baskısı vardı. Daha sonra Beşiktaş Serdar Özkan ile net gol pozisyonlarına girse de bunları değerlendiremedi. Yeni transfer Tabata, uyum sürecini henüz atlatabilmiş gibi gözükmüyor. Beşiktaş'ın ilk yarıda Bobo, Holosko, Nobre, Tello gibi oyuncularının olmaması, gol yollarında etkili olmasına engel oldu. Yusuf, Nihat ve Serdar Özkan'ın çabaları yetersiz kaldı.
 2. yarıya daha iyi başlayan Beşiktaş, yine Serdar Özkan ile gol pozisyonları yakaladı ancak bunları değerlendiremedi. Bobo ve Fink değişiklikleriyle başlayan Beşiktaş, Galatasaray'ın, 2. yarıdaki ilk ataklarından birini gerçekleştirip gole çevirince oyundan koptu. Son olarak Holosko'yu oyuna alan Denizli, yapılan hatalardan dolayı çok sinirli bir görüntü veriyordu. İlk yarıda Mustafa Sarp, 2. yarıda 1 haftada 9 gol atan Milan Baroş'un 2 golüyle Galatasaray maçtan 3-0 lık skorla galip ayrıldı.
 
13 Eylül 1991 yılında kaybettiğimiz "Taçsız Kral" Metin Oktay, Ali Sami Yen Stadı'nda anıldı.

11 Eylül 2009 Cuma

CSKA Zico'yu Gönderdi


 Şampiyonlar Ligi'nde Beşiktaş'ın grubunda yer alan CSKA Moskova, teknik direktör değişikliğine gitmek zorunda kaldı. Yoğun eleştirilere dayanamayan CSKA yönetimi, Zico'yu görevden aldı ve yerine daha önce Sevilla'yı da çalıştıran Juande Ramos'u getirdi.

10 Eylül 2009 Perşembe

Yokum Diyor! 1-1

 

Milli takım, Güney Afrika biletini, Bosna'da Bosna Hersek'e bıraktı. Çok kötü bir zeminde oynanan maçta ilk yarıda atılan goller, skoru belirledi.

 
Maçın 5. dakikasında Emre ile öne geçti Milli takım. Erken gelen gol bizim istediğimiz gibi bir futbol oynamamızı sağladı. Tempoyu biz belirliyorduk. Ancak 25. dakikada serbest vuruş kazanan Bosna, Salihoviç'in, Volkan'ın uzanamayacağı noktaya gönderdiği topla eşitliği yakaladı.

 
Fatih Terim'in de tribüne gönderilmesiyle, bir çöküntü daha yaşayan Milli Takım, ilk yarıda yediği golden sonra, oyunu karşı alana yıkmakta zorlandı.



İkinci yarıya İsmail Köybaşı ve Sercan Yıldırım değişiklikleriyle başlayan Milli Takım, 82. dakikaya kadar uyudu ve taraftarı uyuttu. 82'de Arda'nın direkten dönen topundan sonra bariz gol şanslarını da değerlendiremeyince, aradaki 4 puanlık fark değişmedi.
Milliler, Bosna'nın Estonya'da puan kaybedip İspanya'ya yenilmesini beklemek durumunda. Yani mucizelere kalmış durumdayız.

6 Eylül 2009 Pazar

Messi Tevez : 1 - Elano Andre Santos : 3



İki futbol dansçısı bir araya geldi. Ortaya güzel bir mücadele ve 4 gol çıktı. Maradona'nın Arjantin'i, Dunga'nın Brezilya'sına 3-1 yenildi.

Maçın büyük bir bölümünde Arjantin'in üstünlüğü vardı. Brezilya, 24. dakikada Elano'nun duran topunu Luisao'nun kafa vuruşuyla kaleye göndererek öne geçti.



30. dakikada yine duran topta Elano topun başındaydı. Kaka'nın vuruşu kaleciden dönüp boş kalınca, Sevilla'lı Fabiano durumu 2-0 a getirdi ve ilk yarı bu skorla sonuçlandı.

İkinci yarıya daha hızlı ve daha hırslı başlayan Messi ve arkadaşları, ataklarını yoğunlaştırdı. 65. dakikada Datolo uzaktan şutuyla çok güzel bir gole imza attı ve Maradona'yı umutlandırdı. Ancak 2 dakika sonra kontra atak yapan Brezilya, Kaka'nın muhteşem ara pasıyla Fabiano'yu buluşturdu ve Arjantin'in umutlarını sona erdirdi. Bu dakikadan sonra Messi oyundan iyice düştü ve ayağına gelen topların büyük çoğunluğunu kaybedince, Arjantin kaleye yaklaşmakta zorlandı. Maç 1-3 bitti ve 16 yıl sonra Brezilya Arjantin'i deplasmanda yenmeyi başardı.



İlk onbirde başlayan Galatasaraylı Elano,  68 dakika forma giydiği maçta 2 golün ortasını yapan isimdi. Fenerbahçeli Andre Dos Santos 90 dakika forma giydi.

Brezilya Dünya Kupasına gitmeyi garantilerken Arjantin bu durumu sıkıntıya soktu.

5 Eylül 2009 Cumartesi

Umutlar Kayseri'den Bosna'ya : 4-2


 8 puanla ve Bosna Hersek'in Ermenistan'ı yendiği haberiyle çıktığımız Estonya maçına sıkıntılı başladık.7. dakika'da hedefsiz ve rahat olan Estonya golü buldu. Bireysel hatalardan 2. gole yaklaşan Estonya, 20. dakikadan itibaren kendi kalesine doğru çekilmek zorunda kaldı. Arda, Tuncay ve Emre'yle şekillenen ataklardan 29. dakikada güzel bir organizasyonla Tuncay'la eşitliği yakaladı Millilerimiz. 37. dakikada Arda'nın büyük çabasıyla oluşan pozisyonda Sercan'a sadece tamamlamak kaldı ve ilk yarıyı 2-1 önde kapattık.


İkinci yarı oyunun sürekli durmasıyla bir türlü baskı kuramadık ve beklenmedik bir şekilde golü yedik. Çok fazla panik yapmayan millilerimiz, Estonya defansını yine organizasyonlarla ve bireysel yetenekleriyle dağıtmayı başardı. 61'de Arda, 72'de Tuncay, Hamit'in yaptığı asistlerle 4-2'lik skoru yakalamamızı sağladı.


72. dakikaya kadar çok fazla koşmak ve efor sarfetmek zorunda kalan Milliler, Bosna maçı için dinlenmeye 15 dakika süre bulabildi.

Çarşamba günü Bosna-Hersek maçını kazanmamız durumunda, aradaki puan farkını 1'e indirip, Bosna'nın İspanya maçında kaybetmesini beklemeye koyulacağız. Tabi bu sırada, önümüzdeki Ermenistan ve Belçika maçlarını da kazanmak zorundayız.

Son olarak, Atv'ye Türkiye - Estonya maçı yayını için sövgülerimi iletiyorum. Maç boyunca, top ne zaman ekranın altına gelse, reklam koymayı amaç edinmiş. Bir tek bizim bakkalın reklamı yoktu. Fatih Terim maçı televizyondan izleyip telefonla talimat verse, ilk yarıda Arda'yı yukarıya alırdı, atakları görebilmek için.

Einstein Adaleti(!)


Geçen haftasonu Belçika'da Anderlecht - Standard Liege maçında Marcin Wasilewski'nin ayağını kıran Axel Witsel, 12 maç oynamama ve 2500 avro para cezası almıştı.

Standard Liege kulüp menaceri Pierre Francois, olayı Einstein'ın fizik kurallarına bağlayarak, cezanın 8 maça indirilmesini sağladı. Ayrıca uluslararası maç cezası da kaldırıldı.

Aynı zamanda adli kaza ve çarpışmalar üzerinde uzman olan Matagne'nin raporunda Witsel'in Wasilewski'den daha önce topa yaklaştığı, ancak Polonyalı oyuncunun kayma hareketi yaptığı için topla daha çabuk buluştuğu anlatılarak, bu buluşmalar adım adım, 8 değişik biçimde açıklandı.

Bu arada Wasilewski'nin tekrar sahalara dönemeyeceği de bildirildi.


4 Eylül 2009 Cuma

Chelsea'ye 1 yıl transfer yasak



FIFA, İngiltere Premier Lig ekiplerinden Chelsea'ye şok bir ceza verdi.
Lens takımı oyuncularından Gael Kakuta'ya sözleşmesi devam etmesine rağmen sözleşme imzalatan Chelsea, FIFA tarafından büyük bir cezaya çarptırıldı. FIFA, Chelsea'nin önümüzdeki iki transfer döneminde transfer yapmasını yasakladı.

Bu cezanın ardından Kakuta da 4 ay futboldan men cezası alırken, Chelsea, Lens kulübüne 780.000 Euro transfer ücreti ve 130.000 Euro idman bedeli ödeyecek.

Chelsea'nin bu karara itiraz etme hakkı var...

Messi'nin İmzası



Milli maçlar için Arjantin'e giden Lionel Messi, döndüğünde kulübü Barcelona ile olan sözleşmesini 2016'ya kadar uzatacak. Yıllık 9,5 milyon Avro'dan toplamda 65 milyon Avro'ya imza atan Lionel Messi için, bu dönem içerisinde 250 milyon Avro getirmesi durumunda serbest kalabilecek.

Bu rakam, Real Madrid'e yıllık 9 milyon Avro'ya transfer olan Cristiano Ronaldo'yu geride bıraktı.

KardeşCHE

İtalya'nın liman işçilerinin kurduğu Livorno kulübü, tam kadro Adana'ya geldi.

Adanalı tafaftarlar Livornolu futbolcuları "İtalya'nın asi çocukları hoşgeldiniz" ve "Yoldaş Livorno yazan pankartlarla karşıladılar.
Adana Demirspor ve az sayıdaki Livorno taraftarı birlikte tezahurat ettiler. Adana Demirspor taraftarı orak çekiçli ve Che Guevara'lı pankartlar açtı.



İtalya haricinde en çok Livorno taraftarının bulunduğu ülke Türkiye. Bu durumla birlikte Livorno'nun Adana'ya gelmesi, bir dostluk veya bir açılış mücadelesinden çok daha öte. İdeoloji kardeşliği bulunan bu iki kulüp, endüstriyel futbolun gölgesinde geçen son yıllarda, bize eski dönemlerdeki futbolu göstermeye çalışacak.

Adana Demirspor ve Livorno bu akşam saat 21:00'de Adana 5 Ocak Stadı'nda karşı karşıya gelecek.

Bir Sezonda 5 Kupa


Süper Kupa. Barcelona - Shakhtar Donesk.Maç değerlendirmesi yapmaya gerek yok aslında. Fotoğraflar her şeyi anlatıyor. Marca'nın da dediği gibi; bu takım bir sanat eseri. Alex Ferguson da bunu kabul etti zaten maç sonunda. Peki Ronaldo? Şımarıklığına hala devam ediyor. Tebrikler Barça. Tebrikler Messi.


İspanya Lig Şampiyonluğu, Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu, İspanya Kral Kupası, İspanya Kupası ve son olarak da Süper Kupa. Bir sezonda tam 5 kupa.

2009-2010 Avrupa Ligi ve Şampiyonlar Ligi Kuraları



Monaco'da çekilen kuralarda, bu sezon iddialı takımlarımız Fenerbahçe ve Galatasaray'ın grupları belli oldu.

Fenerbahçe ; H grubunda, Steaua Bükreş(Romanya), Twente(Hollanda) ve Sheriff Tiraspol(Moldova) ile eşleşti.

Galatasaray ise ; F grubunda Panathinaikos(Yunanistan), Dinamo Bükreş(Romanya) ve Sturm Graz(Avusturya) ile eşleşti.

Şampiyonlar Ligi'ndeki tek temsilcimiz olan Beşiktaş ise ; Manchester United, CSKA Moskova ve Wolsburg ile gruptan çıkma mücadelesi verecek.

Yeni statüsüyle Avrupa Ligi'nde gruplar şöyle;

UEFA Avrupa Ligi’nde gruplar şöyle oluştu:

A Grubu:

Ajax (Hollanda)

Anderlecht (Belçika)

Dinamo Zagreb (Hırvatistan)

Timişoara (Romanya)

B Grubu:

Valencia (İspanya)

Lille (Fransa)

Slavia Prag (Çek Cumhuriyeti)

Genoa (İtalya)

C Grubu:

Hamburg (Almanya)

Celtic (İskoçya)

Hapoel Tel Aviv (İsrail)

Rapid Wien (Avusturya)

D Grubu:

Sporting Lizbon (Portekiz)

Heerenveen (Hollanda)

Hertha Berlin (Almanya)

Ventspils (Letonya)

E Grubu:

Roma (İtalya)

Basel (İsviçre)

Fulham (İngiltere)

CSKA Sofya (Bulgaristan)

F Grubu:

Panathinaikos (Yunanistan)

Galatasaray (Türkiye)

Dinamo Bükreş (Romanya)

Sturm Graz (Avusturya)

G Grubu:

Villarreal (İspanya)

Lazio (İtalya)

Levski Sofya (Bulgaristan)

Salzburg (Avusturya)

H Grubu:

Steaua Bükreş (Romanya)

Fenerbahçe (Türkiye)

Twente (Hollanda)

Sheriff (Moldova)

I Grubu:

Benfica (Portekiz)

Everton (İngiltere)

AEK Atina (Yunanistan)

BATE Borisov (Belarus)

J Grubu:

Shakhtar Donetsk (Ukrayna)

Club Brugge (Belçika)

Partizan (Sırbistan)

Toulouse (Fransa)

K Grubu:

PSV Eindhoven (Hollanda)

Kopenhag (Danimarka)

Sparta Prag (Çek Cumhuriyeti)

Cluj (Romanya)

L Grubu:

Werder Bremen (Almanya)

Austria Wien (Avusturya)

Athletic Bilbao (İspanya)

Nacional Madeira (Portekiz)

Jose Mourinho



Portekiz'li teknik direktör. Tam adı José Mário dos Santos Mourinho Félix. Kariyerinin altın harfleri Porto'da yazılmaya başladı.

Asıl mesleği öğretmenlik olan Jose Mourinho, bir bakıma tesadüflerle teknik direktörlüğe başlar. Sporting Lizbon'un teknik direktörü Boby Robson'un tercumanlığını yapan Mourinho, Robson'un Barcelona'ya transferiyle birlikte kariyerine çok farklı bir şekilde devam eder. Barcelona B takımını çalıştıran Mourinho, Benfica ve Leira takımlarını çalıştırdıktan sonra, Porto takımıyla UEFA ve Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu başarılarına imza atar. Sonuçta kendini Chelsea kulübünün başında bulur. Yani hiçbir profesyonel futbol maçında oynamayan Mourinho, dünyanın sayılı teknik direktörlerindendir.

Liverpool teknik direktörü Rafael Benitez ve Manchester United teknik direktörü Sir Alex Ferguson ile olan tatlı sert çekişmeleriyle İngiltere Premier Ligi'ne renk katan Mourinho, 1 yıllık aradan sonra İnter Milan takımını çalıştırmaktadır.

REKOR



Porto ile başlayan altın harfli kariyerine bir rekorla hala devam etmektedir. Jose Mourinho, 2002 yılında başına geçtiği Porto takımıyla birlikte İnter Milan takımına geldiği bu güne kadar hiçbir iç saha maçında yenilgi yüzü görmemiştir. Evinde namağlup 7 yıl, 111 maç. Bakalım bu büyüyü kim bozabilecek.

Mourinho'dan İnciler




Kendine has tarzı ve güveniyle, Sir Alex Ferguson'un, Chelsea'den gitmesinden büyük üzüntü duyduğu Mourinho, görevindeyken Ferguson için şu sözleri söylemişti ;

'Belki ben de 60'ıma geldiğimde, aynı ligde 20 yıllık kariyer devirdiğimde ve herkesin saygısını kazandığımda, insanlarla konuşurken onların hafiften titremelerini sağlama kudretinde olurum.

...Konuşmak vardır, bağırmak vardır... Bu Sir Alex'e karşı olduğum anlamına gelmiyor. Çarşamba günü maçtan sonra ofisimde şarap içtik. Maalesef kötü bir şaraptı, o da bundan şikayetçiydi. Sözüm var; sezonun ikinci yarısında doğumgünüm var. Ona güzel bir Portekiz şarabı götüreceğim."



Şampiyonlar Ligi'nde nefes kesen mücadelelere sahne olan Barcelona - Chelsea maçları öncesindeki atışmalarda Frank Rijkaard'a ;

Benim futbol hayatımda koca bir sıfır var. Ancak onun futbol hayatı mükkemmeldi, başarılarla doluydu. Benim teknik direktörlük kariyerimde kupalar varken, bu kez Rijkaard'ın elinde koca bir sıfır var.

Ligde Chalsea'yi 7 puan geriden takip eden Manchester United'a dair: 'Stres mi? Kuş gribi bende daha çok stres yaratıyor. Ciddiyim, kuş gribinden bile Manchester'dan fazla korkuyorum.



Chelsea takımının yedek kulübesiyle ilgili ;

Eğer evdeki garajınızda bir Bentley'niz, bir de Aston Martin'iniz varsa ve her Allah'ın günü gideceğiniz yere Bentley'inize binerek gidiyorsanız, e biraz aptalsınız demektir.

Ve kulüp başkanı Roman Abramoviç için ;

Eğer bana takımı çalıştırma konusunda yardım etseydi, ligin dibine vururduk. Ve eğer ben ona mali işlerinde yardım etmeye kalksaydım, çoktan iflas etmiş olurduk!

Kendisine laf etmeye kalkmak da büyük cesaret istiyor. Nitekim Mihajlovic böyle bir hatada bulunmuş ;

Mourinho ile futbol konuşmam. Futbol oynamamış birinin bazı şeyleri anlamasını beklememek lazım" demiş.

Mourinho : "jokey olmak için önce at mı olmak gerekir?"

Zlatan İbrahimoviç




Kameralı telefonların çıkışıyla, Zlatan İbrahimoviç'in parlaması aynı döneme denk gelir. Ne alakası var dediğinizi duyar gibiyim. Kameralı telefonlarda bluetooth yoluyla yayılan, harika bir golün videosu mevcuttu. Ajax'da oynadığı dönemde, rakibin 16 futbolcusunu çalımlayarak attığı gol, takdire şayan, ayakta alkışlanası bir güzellikteydi. Ronaldinho'nun Paris Saint Germain'de attığı gol ve bilek hareketi de paylaşılan videolar sırasında listemizin 2. sırasında yer almaktaydı. Konumuz İbo.

Zlatan'ın soy ağacı çok garip.1981 Malmö doğumlu olan İsveç asıllı İbo'nun, balıkçı, Boşnak olan bir Roman baba, Hırvat ev hanımı bir annesi var. Kendisi Müslüman olmayı tercih etmiştir. Baba hırçın, 15 çocuk sahibi. İbo da 15. çocuk. Yokluklar içerisinde geçen bir çocukluktan sonra, 7 sülalesini doyuracak bir servet sahibi olmuş futbolcu.

Ajax ile başlayan parlak futbol yaşantısı, Juventus'ta 2 kez şampiyon olarak sürdürmüş, Juventus'un şike yapması dolayısıyla 2. lige düşürülmesiyle, Serie b de oynamayı kabul etmeyerek, İnter Milan takımına transfer olmuştur.

"Abanmak yok teknik" tamlaması Zlatan için geçerli değil. Zlatan, ayağını 90 derece eğerek, topu müthiş bir hızla kaleye gönderiyor. Kendisi de 1'den 100 km'ye takribi 15-16 saniyede çıkmaktadır. Rakip futbolcunun topun 1 saniye sonra nerede olacağını tahmin etmesi çok güç.

Zlatan artık Barcelona'da. Eto'o + 40 milyon Avro'ya transfer oldu. Artık Messi, Henry, Puyol ile birlikte, Kaka, Ronaldo, Raul'e karşı ter dökecek.